Tasarımcı Eric Palmer, sevilen film posterlerini 8-bit türüne uyarlayarak ortaya çok keyifli çalışmalar çıkarmış.
İşte o afişler:
kişisel bir geek sesi…
Tasarımcı Eric Palmer, sevilen film posterlerini 8-bit türüne uyarlayarak ortaya çok keyifli çalışmalar çıkarmış.
İşte o afişler:
Mario oyununu hepimiz, hatta tüm dünya bilir ancak oyunla ilgili fazla bilinmeyen bazı şeyleri sizlerle paylaşmak istedim. İşte Mario hakkında bilmediğimiz 8 şey!
Game of Thrones dizisi çıktı çıkalı yer yerinden oynadı. Önceden kitabın adını bilmeyen kişiler bu serinin hastası oluverdiler. Bu furya bir şekilde oyunlara ve çizgi romanlara kadar da uzanmaya devam ediyor.
İşte Game of Thrones oyunundan ilk görüntüler… derdik ama değil tabii ki. -benim gibi- 8-Bit hastası bir CollegeHumor çalışanı, Game of Thrones’u 8-Bit hale getirmiş. Buyrun izleyin.
8-Bit oyunlar dünyamızı sarmaya devam ediyor. Son dönemlerde çıkan retro style modası ile acaba bilgisayar oyunları da 8-bit’e geri döner mi? (Minecraft döndü bile. :) )
Teknoloji her geçen gün gelişse de, oyunlar daha gerçekçi hale gelse de 8-bit oyunların yeri hep ayrı kalacak sanırım.
İşte bizim gibi düşünen bir arkadaşın, 8-bit karakterlerle bir apartmanı işgalini izleyelim! :)
Okumaya devam et “8-Bit Karakterler Apartmanı Ele Geçirirlerse…”
Boss Fight nedir bilmeyen var mı? Boss, İngilizce bir kelime olup patron, amir, şef gibi anlamlara gelir fakat bilgisayar oyunları jargonunda ise boss, özellikle Arcade oyunlardaki “Bölüm Sonu Canavarı” denen yaratıklara verilen isimdir. Hani bir bölümde küçük küçük, aynısından bir sürü adam döversiniz de bölümün sonunda dövdüklerinizin 5 katı bir şey gelir; işte ona Boss denir. Bu boss ile yapılan dövüşe ise “Boss Fight” diyoruz.
İşte bu açıklamanın üzerine dikkat etmeniz gereken gerçek hayattan bir Boss Fight sunuyoruz! :)
Hiç bu kadar uzun süre tetris oynadınız mı? Hiç oyunun sonuna kadar gelebildiniz mi?
Şaka, şaka… Tetris’in sonu mu var ki? Hepimiz saatlerimizi, günlerimizi harcadık zamanında bu oyunu oynarken. Hele evde 1 tane el konsolu varsa evde kavga çıkardı.
Ben o zamanlar ortaokuldaydım, okuldan gelir oynardım. Ertesi gün okul olduğu için erken yatardım. Sonra annem devam ederdi, bir süre sonra o yatardı ve babam devam ederdi. Böyle bir sirkülasyon vardı evimizde fakat buna rağmen biz bu “bölüm sonu canavarı”nı göremedik. : ))
Bu resimleri derlerken yüzümde hüzünlü bir tebessüm vardı. Tüm bu oyunları hatırladığım için sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Reklamları daha önce hiç görmemiş olsam da (malum Türkiye) oyunların hepsini hatırlıyorum. Sanırım gerçekten yaşlanıyorum.
Bir bakıma da kendimi çok şanslı hissediyorum. Şu anda Modern Warfare 2 gibi oyunlar oynayan gençliğin eski oyunlara tü kaka demesi gibi durumlar yaşamıyoruz. Sadece tek bir çizgiden oluşan yılan oyunu ile haftalarımı geçirdiğimi, sadece basit bir el atarisi ile aylarca oyalandığımı hatırlıyorum. Hatta halen eski DOS oyunlarını ve eski Amiga oyunlarını emülatör yardımı ile de olsa oynuyorum. İçimde kalmasın, geçen gün sahibinden.com sitesi ve ebay.com sitesinde Atari 2600 aradım ve az kalsın alıyordum. (Hâlâ bazı modelleri 100$’ın üzerinde)
Neyse, uzatmadan sizi bu harika, muhteşem, süper ötesi eski oyunların dergi ve gazete reklamları ile başbaşa bırakayım… Ne günlerdi beeeeeeaaaaaa! : )
Son 10 yılda oyun piyasası inanılmaz bir hızda gelişti fakat bana soracak olursanız 2000 yılından sonra “oyun” çıkmadı neredeyse. Nerede o güzelim Monkey Island, Indiana Jones, Lost Vikings adventure oyunları; nerede Sanitarium ambiyansı, Heretic ve Blood’ın sesleri, nerede Planescape: Torment veya Baldur’s Gate gibi iz bırakan RPG oyunları.
Video görüntü teknolojisinin gelişmesi ile artık FPS ve Aksiyon oyunları yaygınlaştı. Piyasada doğru düzgün ne bir Adventure, ne bir strateji ne de kaliteli bir RPG var maalesef. Eskilere özlem duyarken bir de karşıma şöyle bir harman çıktı… : ) Acaba günümüz oyunları 90’ların başlarında çıksa nasıl olurdu. Bi bakalım…
80’lerin çocukları ve geekler bu konsepti hala unutmuş değiller. Rüyalarımızı bile 8 bit gördüğümüz zamanlar oldu. : )))
Stop motion ise Tim Burton ile uzun metraj ile tanışmış, genelde “hamur” adamlar kullanılarak yapılmış bir eğlence olarak hayatımıza girmiştir. : )
Peki 8-bit ile stop motion birleşirse ne olur???